Mabel Matiz, Just Music Box’a konuştu. Bomba açıklamalar yaptı.

Son albümünüz öncekilere hiç benzemiyor. Bu kez ilhamı bu coğrafyadan almışsınız…
– ‘Maya’yı hazırlarken en büyük ilham kaynağım Anadolu’ydu; doğup büyüdüğüm topraklar, Toroslar, yıllardır turne için gittiğim Doğu şehirleri ve hatta bütün bir Ortadoğu… Oraya baktıkça kendimi gördüm. Gördükçe yazdım, yazdım…
◊ Bu eşsiz güzellikteki coğrafyadan huzursuzluk eksik olmuyor. Sizin içinizde de bu duygu mu hâkim?
– Dünyada olup biten her şeyin içimizde bir karşılığı var. Kederinize düşerseniz, dünyayı da çok kederli bir yer olarak görüyorsunuz. İçinizdeki güneşe kulak kabartırsanız, dünyanın aslında ne kadar bilgece geliştiğini, evrenin ne kadar şahane bir senaryosunun olduğunu hissediyorsunuz. Bu his sizi emniyetleyen, topraklayan bir şey. Huzursuzluk hiç bitmeyecek. İçimde de, bu coğrafyada da… Hiçbir zaman tamamen karanlık ya da tamamen aydınlık olmayacak. Bunlar birbirini var eden şeyler. Bu bir döngü.
◊ Kabullenmek mi gerek?
– Bu toprakların huzursuzluğu, paylaşılamamasıyla ilintili. Bu da ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Bitmek bilmeyen şiddete bakıp günlerce ağlayabiliriz. Ama ben, kısmen içinde de bulunduğum bu manzaraya bakarak iyi şeyler söyleme ihtiyacı duydum. Hem kendime hem de aynı havayı soluduğum insanlara… Hatta belki beni duyabilen, bu ülkenin dışından insanlara… Bu toprakların tadında, güzel bir şeyler anlatmak istedim.